Hayat Cadısı

Hayat Cadısı
ordan,burdan,sizden, benden...

Moda Cadısı

Moda Cadısı
hayatın stili, rengi, trendi...

Pratik Cadı

Pratik Cadı
evde, işte, hayatta ve her yerde...

Marka Cadısı

Marka Cadısı
pazarlama severler buraya...

Diikkat Evleniyorum...Müşterinizi Anlamak. İhtiyacına Cevap vermek...zor olabilir mi?

27 Nisan 2010 Salı

Her bayanın hayatında olabilecek en önemli anlardan biridir gelinlik seçimi. Düğün öncesi hazırlıklar, müstakbel kayınvalide ile ilişki geliştirme, organizasyon firması ile durmadan gel git masaya ne konacak ne çiçek olacak, evi ne yaptık ne zaman tutacağız derken gerginlik dizboyu... Müstakbel eşinizle eşya bakmalar, o olmaz bu olmaz, davetiye, şekerdi, oturma planıydı derken hayat dar bir boğaza girer.
Herşey düğüne yetişecek mi? Peki ya günün prensesinin kostümü hazır mı? Prensim ve ben mutlu olabilecek miyiz?


İşte buna değinmek istiyorum. Hem kendi deneyimimle, hem de çevremdeki kişilerden duyduğum deneyimlerden yola çıkarak müşterileri anlamanın, duygularına hitap edebilmenin, kişiye özel hizmeti sağlayabilmenin ne kadar önemli olduğundan, milyonlarca dolarlık reklam harcamaları yerine öncelikle pazarlamaya buradan başlamaktan bahsetmek istiyorum. Ve unutmayın ki müşterileriniz birbirleriyle konuşuyor, birbirlerine danışıyor. Dolayısıyla deneyimsel pazarlama giderek kişiselleşen dünyada çok daha büyük önem taşıyor.
Öncelikle 1,5 yıl önce kendi yaşadığım tecrübeyle başlayalım. Bilmeyenler için de iyi bir rota olacak. Gelinlik almak isterseniz bir süreci ve raconu var. Nedir derseniz gelinlik satan mağazayı arayıp mutlaka randevu almanız gerekiyor.
Buradan çıkardığım ders 1: Böyle özel bir alışveriş için pek tabi ki bana özel vakit ayıracaklar, randevu almam gerekmesi çok normal ve hatta oldukça iyi.
Randevuyu aldık tamamdır. Saatinde ilgili mağazaya gittik. Bu arada bu bahsettiğim mağazalar her sene düğün dönemi öncesi yoğun bir tanıtım yapan gayet saygın markalar. İsimlerine değinmek istemiyorum ama yorum ve takdir size kalmış. Gelin görün ki kimse bana ne bedenimi, ne nasıl bir gelinlik istediğimi randevı alırken sormadı.
Buradan çıkardığım ders 2: Pekii o da tamamdır herhalde işlerini gayet iyi biliyorlar beni gördükleri an bedenime uygun birçok gelinlik olduğu için hemen başlayaklar işlerine.
Efendim bendenizden de bahsetmekte fayda var. Bayan hayat cadısı olarak hafif toplu ve iricelerinden seçmece gayet Türk toplumu genel yapısına uygun bir bayan örneğiyim. Anlayacağınız 42-44 bedenden aşağı bir gelinlik pek tabi ki benim için çok doğru bir tercih olmayacaktır.
Neyse randevumuzu almıştık sonrasında da ilgili markanın mekanına geldik. Bazılarında daha ilk dakika yaşadığımı söyleyeyim. İrice bedenime bakıp “Aaaa üzgünüz bizde sadece 40 bedene kadar gelinlik var kusura bakmayın” cümlesi yüzüme tokat gibi iniyor.
Buradan çıkardığım ders 3: Evlenmeden önce zayıflamak gerek tabbi hata bende ne var sanki o çikolata kutusunu bitirmesen ölür müydün?
Bazıları ise hemen başlıyorlar size daha hiçbirşey sormadan elinde birkaç gelinlikle koştur koştur karşınıza gelmeye. Efendim işte bu model harikaymış çok satıyormuş bu sene çok modaymış kesin almam lazımmış çok da uygunmuş ederine göre falan filan...Kaç para dersenizzz sadece 5bin liracık... Bir bakıyorum aynaya bana giydirdikleri ile tam bir lahana dolması olmuşum. Ne 65 kilo olmuşum... Taaaam 100 kilo... Evet tombul prenses işte tam benimmm...
Buradan çıkardığım ders 4: Ne kadar pahalı o kadar şişirir insanı ama havalı ve zengin gösterir merak etme.

Bazıları ise daha dakka bir gol bir “hemen kaldırın kolları yukarı tam da size göre bir model var” diye bekletirken, kendimden 3 beden küçük bir gelinliği 40 hipopotam gücüyle kafamdan aşağı giydirmeye çalışıp, sırtı pek tabbi ki kapanmadığı için yarım metre açık duran gelinliği de eliyle tutup bana ayna karşısında “işte bu modeli bedeninizde hayal edin sipariş verdiğinizde=para ödediğinizde bedeniniz gelecek merak etmeyin” diyor. Kaç para demeye artık dilim de varmıyor.

Buradan çıkardığım ders 5: Hayat etmeyi de baştan düşün...Yok öyle beleşe düşünmek...

Veee sonuç hüsran, ümidini kaybetmiş, morali bozulmuş, zaten topluca olan kendini balon gibi hissetmiş...Onca gerginlik üzerine hayal ettiği beyazlar içinde prenses olacakken kendini boşlukta bulmuş zavallı şişko külkedisi...


Ama o da ne bir ışık doğuyor o çok özel günde. Tam da hayatımda asla unutmayacağım o çok özel markanın yerinde. Marka ismini en son vereceğim ama bakalım bulabilecek misiniz. Lütfen sonuna kadar okuyun...

O çok özel markadan randevumu aldım. Öncelikle beni çok kibar bir hanımefendi karşıladı. Oturduk çok kısa bir sobette bulunduk genelde nasıl bir gelinlik hayat ettiğimi, beğenilerimi, bedenimi bana sordu. Çok şükür...İyi gidiyoruz...

Vee bingoo daha önceden hiç deneyimlemediğim ödümü koparttıkları o dar loş kabinlere göndermek yerine, geniş ferah bir odaya aldı...Yapaaabilirizzz ben de güzel bir gelin olabilirimmmm...

Son olarak diyor ki siz beni bekleyin bana tariflediğinize göre size alternatif birkaç gelinlik getireceğim...

Veee bingo gelen gelinlikler tam da bedenimmmmm...Birinciyi giyiyorummm bayılıyorummm...İkinciyi giyiyorumm aşık oluyorummm...12’den vurmak diye buna derim...Üçüncüyü giyiyorum ve hemennnn evlenmek istiyorum işte prenses beeeeennnnn.....Üstelik rakamını sorduğumda daha önceden karşılaştığım fiyatlarla çok aynı, sandığımdan da pahalı olmadığını farkediyorum...Tanrımmmmmmm...işte mutluluk bu olsa gereeekkk...

Buradan çıkardığım ders SON!:  Her pahalı fiyatta ürün ve hizmet bedeli, en iyi olacak diye bir kaide yok. Önemli olan sizi ne kadar değerli kıldıkları ve kendinizi ne kadar değerli hisettiğiniz...

Marka adına gelince : kısaca VAKKO...TAHMİN ETMEK ZOR OLABİLİR Mİ?

23 Nisan'da Blogum Sevgili Kardeşlerimle Renklendi...

23 Nisan 2010 Cuma

23 Nisan'da "Çocuk Gözüyle Doktor" yarışmasına katılan sevgili dünya tatlısı miniklerimizin birbirinden güzel resimlerini paylaşmak isterim. Blogum bugün onların :)

Tüm çocukların bayramı kutlu olsunnnnn ...

Eren Özen 7 Yaşında















Erenalp Çöllü 5 yaşında














Fatih Gürer 3 yaşında

Ayakkabı Sever Alışveriş Canavarları Buraya...

20 Nisan 2010 Salı

Ayakkabı Delisi Bayanlar Buraya... Bayılacaksınız...Nr 39'a...

Bir ayakkabı düşünün, yanında birçok uçuşan kelebek olsun. Olmadı mı başka bir ayakkabı düşünün bir tekinde yanında koccaman bir çiçek olsun...
Olmaz demeyin o halde başka bir ayakkabıya geçelim, ince uzun topuklu beyaz ve arka topuk bölümünün üstünde koccaman gelin duvağını andıran bir tül olsun...

İşte bu tarz sıradışı tasarımda ayakkabı seven, farklı görünmek isteyen bayanlar için çok güzel bir ayakkabıcı adresi “NR 39”. Bağdat caddesi Erenköy’de tam Akbank Şubesi’nin alt katında merdivenlerle aşağıya iniyorsunuz...Karşınıza çıkıyor....

Bana teşekkür edeceksiniz eminim :)

Tiyatro Aşkı Hiç Bitmez...

18 Nisan 2010 Pazar

Harika bir oyun izledim. Tam anlamıyla kendimden geçtim. Müthiş bir yeniden yorumlama ve espirilerle gündemi yakalama...Mizahla sanat o kadar içiçe ki gülerken hayran kalmamak içten değil. Oyunun adı “Tarla Kuşuydu Jüliet”.
Kesinlikle tavsiye ederim. İstanbul Şehit Titayro’larında izleyebilirsiniz. Tüm oyuncuları ve özellikle Engin Alkan’ı bir kez daha ayakta alkışlıyorum.
Konusuna gelince, Romeo ve Jüliet’i günümüzde gayte her birimizden izler taşıyan sıradan bir karı koca olarak hayal edin, yemek yaparken, dedikodu ederken, kavga gürültü tartışırken... Ne mi oluyor Shakespeare bu duruma müdahale ediyor. Ama bir detayı atladım, daha doğrusu özellikle sona bıraktım. Ne mi oluyor? Tüm bu olaylar olurken aslında hepsinin ölü olduğunu öğreniyorsunuz ve kahkahadan kopmaya devam ediyorsunuz.

 
Detaylara ilgili linkten ulaşabilirsiniz. Herkese iyi seyirler...
http://www.ibb.gov.tr/sites/sehirtiyatrolari/tr-TR/Sayfalar/Oyun.aspx?oyunid=340

Ah şu erkekler... Nedir evlilikle derdiniz? Evlenmeyecektiniz bizi neden sevdiniz?

14 Nisan 2010 Çarşamba

Birlikteyiz mutluyuz huzurluyuz ta ki o güne kadar...
Birliktelik ve sevgiyle büyüyen güzelleşen aradaki sevgi bağı. Herşey mükemmel gidiyorken peki büyü nerde bozulur? İşte galiba biz kadınlar bu cevabı bir türlü bulamıyoruz.
Yani biz kadınlara da soruyorum evlilik her şey mi demek? Ya da benimle evlenmeyen erkek, henüz hazır değilim diyen erkek beni sevmiyor anlamına mı geliyor?
Peki ya erkekler için? Evliliği düşünmediğiniz kadınları gerçekten sevdiğinize emin misiniz? Ya da henüz hazır değilim demek “hiç hazır değilim mi” demek yoksa “kızım sen beni bekleme benden ne köy olur ne de kasaba, bağlama beni iple” mi demek?


Neden korkuyor bu erkekler? Evlenince napıyoruz onlara?...

Ya evlenenlere ne demeli? Birbirleriyle konuşurken yakalamaz mıyız? Abi ben ettim sen etme diye fısıldaşırken? Nerde yanlış yaptık? Sevmeseydik de bıraksa mıydık?


Cevabını arıyorum...



BİR İKİ UFAK DETAYLA ŞIKLIĞI YAKALAYABİLİRSİNİZ...

13 Nisan 2010 Salı

Harika bir adres buldum. Hepiniz Harem takılarını duymuşsunuzdur. Duymadıysanız anlatmak isterim. Normalde tam ismi “Sultans of Harem Accessories” olarak geçiyor.




Genelde Boyner, YKM gibi çok katlı mağazacılık markalarında bu markanın takılarını bulurdunuz. Ya da duyardınız. Ben kendi mağazalarını keşfettim. Kaç mağazası olduğunu bilmiyorum, ama bence Bağdat Caddesi’ndeki müthiş... O kadar metrekareye bu kadar çeşitte ve güzellikte bir dünya sığdırmak... Çok başarılı.


Öncelikle Harem takılarından bahsedeyim size.
Uygun fiyatlarla, birbirinden sevimli, trend, şık ve tasarım takı alternatifini gerçekten doğru markası. Üstelik çok fazla çeşit var, her tarza ve zevke uygun altarnatifi bu mağazada bulmak mümkün. Kolyeler, küpeler, tokalar, yüzükler... Bitmedi... Şallar, çantalar, broşlar, cüzdanlar ve daha neleerr neleeerrrr....


Birazdan benim aldıklarımı gördüğünüzde bana hak vereceksiniz. Ve sabredin yazının sonunda adresini vereceğim :)


İşte bayıldığım ilk set: Adını “Yazın Coşkusu” koydum. Turkuaz rengi, yazal çok güzel örtüşür. Denizi, gökyüzünü çağrıştırır ve baktığınızda ferahlatır. Üstelik yazlık uçuşan blüzlerimle ve elbiselerimle uyum için olacak. Yanılıyor muyum?


İkinci tercihim şık bir kolyeden yana oldu: “Perfectoooo”. Hem işte, hem bir davette, ya da hafta sonu zerafetinde... Ne dersiniz hepsine gider değil mi?


Üçüncü tercihimin adı “Pembe ve Mor Düşler”. Yaza gelirken beyaz üzerine, ya da renkli kıyafetlerimle kombinleyeceğim oldukça hareketli, sevimli bir tasarım.


Dördüncü tercihim çok kullanışlı bir bileklik oldu, üstelik “Perfecto” ile kombinleyebilirim. Adı “Yansımalar”. Hem gündüz hem de geceye gidebilecek oldukça güzel ve alternatif kullanımlı.


Beşinci tercihim ise “Renklerin gücü”. Ne kadar göz alıcı, şeker gibi değil mi?


Bu tercihime tam anlamıyla bayıldım umarım siz de seversiniz. "Ver coşkuyu" :)


Veee son tercihim ise “Bonibon” lardan yana... Evet yanılmadınız bu bileklik o kadar şirin ve renkli ki adını bonibon koydum.



Veee merakla beklediğiniz adres tarifi geliyor: Erenköy ışıklarda tam Bağdat Caddesi üzerinde yer alan Divan Pub’ı herkes bilir. Bilmiyorsanız sorun.

İşte o ışıklardan Divan Pub’ın karşısına geçin. Ve arabaların geliş yönüne ters yönde yani Bostancı yönüne doğru yürüyün. Tam Divan ve Starbucks karşısına denk gelen sokakta Harem’i bulabilirsinizzzzz...


Şimdi yaza ben şahsen kendi detaylarımla hazırım ya siz? :)

ALIŞVERİŞLE MUTLULUĞA MERHABA...

12 Nisan 2010 Pazartesi

Ne moda’cıyım, ne stilist... Sadece alışverişi, trendleri takip etmeyi seven, kişilere giyim ipuçları vermekten keyif alan bir hayat cadısıyım.

İşte buradan hareketle sağolsun, fikrime güvenen, alışverişte trendlerini yakalamama yardımcı olmamı isteyen sevgili değerli arkadaşım “pazarlama cadısı” Burcu ile bu ay alışverişteydik...


İki cadı alışveriş öncesi kısa bir sohbet yaptık.
SORU 1: Pazarlama Cadısı sevgili Burcu alışverişte neyi almak istiyor? Özellikle aradığı birşeyler var mı?
CEVABI: Burcu bahar sezonuna uygun, gardolabındaki elbise sayısını arttırmayı planlıyor.

SORU 2: Genelde hangi renklerden hoşlanır?
CEVABI: Kedilere bayılır. Zatı halinde 3 tane gerçek dünya güzeli kedisi var. Aynı zamanda mavi, turkuaz, gri, kırmızı, siyah renkler favorileri arasında. Kısaca Burcu renkleri ve kedileri seven, çıtı pıtı güzel fiziğiyle, deli dolu neşeli ve sevimli bir alışveriş partneri. :)


AMACIMIZ: En uygun fiyata, alternatifli, Burcu’nun hatlarına uygun, mümkünse kedili elbiseler alabilmek...
Bakalım 2 cadı bunu başarabilecek mi?

ELBİSE 1 = BİNGOOOOO KEDİLER TAM 12’DENNNN....

ELBİSE 2 = İSTER GÜNDÜZ, İSTER GECE, İSTER İŞTE, İSTER PARTİ’DE MEKANINI SEN SEÇ!


ELBİSE 3 = TAM İSABETTTTTT.... SEMPATİK, RENLERİN AHENGİ, FİYONGUYLA ŞİRİN VE ŞIK ÜSTELİK PİLELERİ RUHU HAREKETLENDİRİCİ...

ELBİSE 4 =BİNGOOOOO 2 . KEDİLER’E KARDEŞ GELDİ...ÜSTELİK OLDUKÇA ŞIK VE SEVİMLİ. KUMAŞI İTİBARİ İLE DE 4 MEVSİM GİYİLEBİLİR KULLANIŞLI...

Hem uygun alışveriş yaptık, hem eğlendik, hem de Burcu’nun gardolabına yeni güzellikler ekledik.

Ardından ne mi yaptıkkkkkkk? Çok çoookkk acıktıkkkkk ve son pozumuz ...


Yeni bir alışveriş seansında, trendini yakalama konusunda destek isteyen biriyle tekrar buluşmak üzere... Sevgiler,

PARTNERİNİZ DAĞINIK MI? KİRLİLERİ KENDİ KENDİLERİNE ÇAMAŞIR SEPETİNE GİDECEĞİNE Mİ İNANIYOR?

11 Nisan 2010 Pazar

Dışarıda yemek, sinema, arkadaşlarla birkaç içki, partide sabahlama...Hepsi kulağa oldukça hoş geliyor. Böyle bir hayatı paylaşmak ne hoş...



İlk soru: Haydi artık bana taşın, birlikte yaşayalım!
Cevabın: Ay çok tatlısınnnnn!!!

İlk gün: Tatlım sana oda ayırdım, ayrıca bu dolap da senin...
Cevabın: Ay çok tatlısınnnnn!!!

Ve takip eden birkaç gün keyifle geçen geceler ve sohbetler...


Bir de aynanın arkasına bakalım...
Bir hafta sonra...

İlk soru senden gelir: Aşkım neden çorapların salonun tam orta yerinde?
Cevabı: Bilmem?

İki hafta sonra aynen devam eden durum...
İlk soru yine senden gelir: Aşkım çorapların ve montun neden tam tv koltuğunun üstünde?
Cevabı: Duymamazlıktan gelir :)

Aynı evi paylaşmak ayrı bir dünyada partnerinizle yeniden tanışmak gibi birşey. Ve birçok kadın aynı evde partnerinin dağınıklığından şikayetçidir. Sandalye üstünde ceket, salonda yerde çoraplar... Peki neden mi? Yani hepsi mi onların kirli sepetine kendi kendilerine gireceğine inanıyor?
Ya da nasıl olsa arkasından onları toplayacak birileri var mı?

İşte bu soruların cevabına adres olmak istemiyorsanız denenmiş ve test edilmiş, genelde başarı yakalanmış bir önerim var!
Birkaç gün bekleyin bırakın partneriniz keyifle saçsın eşyalarını etrafa :) Sonra toplayın o eşyaları, götürün yatağınıza ve onun yastığının altına hepsini koyun.

Gece gözler mahmur, gerinmiş güzelce uyuyacakken off o da ne...
İlk bulduğunda itiraf edeyim biraz kızacaktır...Peki ya ikinci, ya üçüncü...Ya da sabırla bunu bir hafta boyunca yaparsanız?


Eğer dünyanın en inatçı partnerine sahip zavallılardan biri değilseniz, işte o zaman şanslı gününüzdesiniz. Çünkü gerçekten bu alışkanlığından vazgeçecektir.

Deneyin ve yorumlarınızı yollayın keyifle okuyalım...

Sevgiler.

formspring.me

Ayakkabılarınız Vuruyor mu? Ya da dar mı geldi sıkıyor mu? ( pratik serisi )

7 Nisan 2010 Çarşamba

eyler bayanlar... Duyduk duymayın demeyinnnn....

Çok sık başımıza gelir, mağazada çok rahattır. Eve gelir ve giydiğimiz ilk gün başta herşey yolunda giderken yavaş yavaş cehennem azabı başlar.

Önce arkadan hafif bir topuk kızarıklığı, sonrasında ön burnunun sıkması...Off akşam olsa da eve gitsem şu ayakkabılardam kurtulsam telaşı...

Paniğe gerek yok, 1 gece sabrederseniz bu ayakkabının asıl biraz genişleyeceğini tarif edeceğim ve ayakkabınızla vedalaşmanıza gerek kalmayacak :)

Öncelikle bu yöntemin bez ayakkbılarda tutmadığını söylemeliyim. Deri ve yapay deride ise sonuç mükemmel....

Çözüm çok basit, bir torbanın içini buzla doldurun ve ağzı kapalı olarak bu torbayı ayakabınızın içini tamamen dolduracak şekilde yerleştirin. Bitmediiii... Bu haliyle ayakkabınızı buzdolbınızda yer alan buzluk veya defreeze'inize bir poşete koyarak yerleştirin ve 1 gece bekletin.

Ertesi gün biraz dolaptan çıkarıp ısınmasını bekledikten sonra gönül rahatlığıyla ayakkabınızı giyin ve gezin...

Kadıköy Çilek Sokak ( Uygun Alışverişin Adresi )

Kot 5-10 TL, t-shirtler 2 - 5 TL geel geeel vatandaş gelllll Kadıköy'e Çilek sokağa gel.

Birbirinden güzel t-shirtler, kotlar, eşofman altları... Takılar, tokalar, ayakkabılar ve daha pekçok şey... Nerde mi? Kadıköy çilek sokakta.

Efem tarifini vereyim, Kadıköy altıyol'a gelin. Boğa heykelini gördüğünüzde heykele sırtınızı verin, tam karşınızda köfteci ramiz'i köşede göreceksiniz. 

İşte o köşeden aşağıya doğru olan araba girmeyen boylu boyunca sokağın adı çilek sokak. Zaten sokak tabelasını da görürsünüz. Tüm mağazalara sağlı sollu üşenmeden girin. Herbirinde birbirinden uygun farklı cevherler bulacaksınız.

Eskiden cuma pazaraı ve salı pazarının son noktası bu sokaktı...Pazarın yeri değişti ama bu sokak hiççç ölmedi. Güvenin bana hem hesaplı hem karlı hem de trendy hissedeceksiniz...
 

2009 ·Hayat Cadısı by TNB